Tüm üyelikler aktif edilmiştir. Üye girişi yapabilirsiniz.
Tüm üyelikler aktif edilmiştir. Üye girişi yapabilirsiniz.
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
offline
Yönetici
Yönetici
offline


Erkek
Oyun ID : Anka46
Mesaj Sayısı : 5628
Kayıt tarihi : 20/02/09

Kişisel Profil
Üyelik: Membership

kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz Empty
MesajKonu: kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz   kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz EmptyPerş. Mart 05, 2009 4:31 pm

Türkiye Müzik Kültürü Türkiye'nin kültürel yapısı, tarihinin derinliklerinden gelen çok zengin ve çeşitli kültürlerin birikiminden oluşmuştur. Türkiye, coğrafi konumu gereği Doğu, Batı, Ortadoğu, Akdeniz, İslam kültürü gibi farklı kültürlerin merkezindedir. Dünyanın en eski yerleşim bölgelerinden biri olan Anadolu, binlerce yıllık geçmişi ve tarihinde var olan bir çok farklı kültürün etkisiyle ender görülen kültürel zenginliğe sahiptir.

Bu öylesine bir zenginliktir ki, birbirine çok yakın yerleşim bölgelerinde bile bu zenginliğin yarattığı kültürel farklılıkları görebiliriz.
Genel kültürel yapıdaki bu zenginlik doğal olarak müzik kültürümüze de yansımaktadır.

Türkiye coğrafyasında oluşmuş ve yaşayan "müzik türlerini" genel bir yaklaşımla üç başlık altında toplayabiliriz :

Geleneksel / Yerel Müzikler
Çağdaş Türk Sanat Müziği
Popüler Müzikler
Diğer Müzik Örnekleri




Türkiye’de Müzik Kültürünün Gelişimi ve Güncel Koşullarda İrdelenmesi

Doç. Dr. Uğur Alpagut*


Türkiye’de müziğin gelişimine etkisi olan belirginleşmiş müzik yaklaşımları başlıca üç grupta toplanabilir. Birinci grupta, ******’ün başlattığı; yeni kurulan Cumhuriyet’in düşünce, söylem tarzına uygun düşecek ve yeni yaşam biçimiyle Cumhuriyetin ideallerini birleştirerek temsil edebilecek, batı merkezli gelişmeleri hedefleyen müziksel yönelimler ortaya konulabilir.

******’ün hedeflediği yenilikler, her ne kadar Türk halk ezgilerinin odak noktasında olduğu ve batı teknikleriyle/yöntemleriyle birleştirilen yeni gelişmeleri ve yönelimleri işaret etmiş olsa da, yurt dışına gönderilen bestecilerimiz ve yorumcularımız “Çok seslilik” sloganı altında batıdan taşıdıkları her türlü “kompozisyon” esaslı üslup özelliklerini ve müziksel teknikleri eserlerine taşımışlardır. Bu yenilikleri ülkeye taşımalarında aldıkları sorumluluk nedeniyle de, Cumhuriyetin ideallerini müzikte temsil yeteneğine sahiplenmeyi ve ideallerin yansıtılmasını prensip edinen kültürel biçimlenme ve biçimlendiricilik konularında kendilerini yetkili olarak konumlandırmışlardır.

Ancak, batıda gelişen yazılı kültürün sistematik müzik dilinin en önemli göstergesi olan “kompozisyon” yazım kurallarının, kuşaklar boyu bestecilerimiz tarafından kendi müziğimizin oluşumunda neredeyse tam katılımla, bütüne yansıyan en geçerli yol olarak kabul edilişi, ne yazık ki halk ezgilerimizin özünün ve inceliklerinin kaybolmasına yol açmıştır. Böylece, bu yaklaşım içinde folklor ile sanat arasındaki farkı oluşturmak veya belirginleştirmek çabasıyla, bir anlamda format önemsenirken öz veya çekirdeğin kaybedilmesi kaçınılmaz olmuştur.

Bazı yaklaşım biçimleri ise; folkloru malzeme olarak bile dikkate almayan ve daha da ileri giderek yok sayan kavrayışı öne çıkartmıştır. Öyle ki, bu yaklaşımların vardığı uç noktalarda
Sanat folklordan ne kadar uzaklaşırsa o denli değeri artan bir olgu olarak göze çarpmaktadır.

Söz konusu yaklaşımlar yoluyla, sözlü kültürün kendine özgü zenginlikleriyle dolu olan Anadolu müzik dilinin ve söyleminin üzerine giydirilmek istenilen elbise ile bu elbisenin kesimi, otantik güzelliklerin kaybolmasına yol açmış ve stilize edilen yeni biçim de kimliğini tümden yitiren bir başkalık getirmiştir. Çok sesliliğin ve kompozisyon yaklaşımının simge çalgısı “piyano”’ dur. Halk ezgilerinin, otantik inceliklerinin ve tavır özelliklerinin simge çalgısı ise “bağlama”’dır. Burada ihmal edilen simge çalgı, eksende başat roller verilmesi gerektiği halde verilmeyen bağlama olmuştur. Kastedilen yönelimler, yalnızca bağlamanın kullanımı bakımından değil, aynı zamanda diğer çalgılara bağlama üzerinden yansıyabilecek uyarlamalar ve soyutlamalarla da ilgilidir.

Sözlü kültürün en önemli özellikleri ve yaklaşımları ise bu çalışmalarda veya eserlerde neredeyse tümden göz ardı edilen unsurlardır. Tasarımda besteciden çok “çalgıda kendilik”, öteki olmaktan çok “benlik”, yazılı notaya bağımlılıktan çok “bellek”, artistik gösteriden çok bireysel kolaylığa dayalı “beceri”, üslup veya stilden çok “yöresel tavır”.

Sayısı her anlamda artırılabilecek, yukarıda bahsettiğimiz eksene taşınması gereken temel yaklaşımlar bu unsurlardan bazılarıdır. Ayrıca, farklı yöntem ve tekniklerle işlenebilecek, batılı yaklaşımlarla birlikte oluşması gereken müzik bireşimi ise üzerinde neredeyse hiç durulmayan ve giderek örtülüp terk edilen müzik değerlerimizi oluşturmuştur.

Her müzikçi kendi bireysel yönelimini izlemekte özgürdür. Bu aynı zamanda sanatın değişmeyen kuralıdır. Ancak, bu anlayış diğer müzik türlerinin, folklorun ve deneysel çalışmaların önünü kesecek bir politikaya dayandırılmamalıdır. O noktada, sağlıksız gelişmelerin kaçınılmaz olması ve sonuçlarının kültürel yapımıza son derece olumsuz etkiler bırakacağı açıktır.

İkinci olarak; geleneksel müzik biçimlerinin varlığından ve bu müzik türlerine sıkı sıkıya bağlı olan müzik kitlelerinden söz edilebilir.

Güncel gelişmeler karşısında tavırlarını daha da koyulaştırabilen geleneksel müzik türlerine bağlı kişiler, yine aynı mantıkla geçmişten günümüze gelen geleneksel müzik türlerimizi sahiplenmeyi sürdürerek, söz konusu müzik değerlerimizin sözcüsü olmak konusunda kendilerini yetkili olarak konumlandırmışlardır.

Piyasa da geçerli olabilecek ve tamamen parasal getiriyle ilişkilendirilmiş, neredeyse tamamı söze dayalı, çok çeşitli müzik yaklaşımlarını ortaya koyan müzik piyasası ise belirlediğimiz üçüncü sıradaki müzik hareketini oluşturmaktadır.

Bu kesim, müzikte nitelikten, müzik kültüründen veya sanatsal ve geleneksel değerlerden daha fazla, piyasaya sürülen müziğin satış oranlarıyla ilgilidir. Bu yaklaşıma göre, “Çok satan en geçerli olandır.” prensibi adeta temel kural halindedir.

Kitle iletişim araçlarıyla yayılarak topluma yansıyan doğrudan etki, giderek toplumda moda etkisi yaratmış, sık dinlemenin de verdiği doğal sonuçla, bu tür müzikler toplumda kökleşmese bile yadsınamayacak ve kolay giderilemeyecek dinleme alışkanlıklarına yol açmıştır.

Kuşkusuz, müzik piyasasında ortaya konulan örneklerin bütünüyle kötü olduğunu söylemek doğru değildir. Bunların arasında iyi müzikçiler tarafından parasal ölçütlerden önce gelen yaklaşımlarla ve sorumlulukla ortaya konulmuş seçkin çalışmalar da vardır. Ayrıca, bu müzik
çalışmalarına talep yaratan, hatta her nitelikli çalışmanın altında yatan felsefi bütünlüğe ve duygusal derinliğe varmayı hedefleyen bir dinleyici kitlesinden de söz edilebilir.

Türkiye’de yaşayan nitelikli müzik türlerinde varlığını gösteren bilinçli dinleyici kitlesi, sayıları artması gereken ancak, halen oldukça azınlıkta olan müzikseverlerden oluşmaktadır. Farklı müzik türlerinde belirginleşen bu kitlenin ortak özellikleri, yönelimleri ve beklentileri arasındaki ilişkiler, ortaya konulmayı bekleyen çalışma ve uygulama alanlarına işaret etmektedir.


Sanat Merkezleri ve Sanat Etkinliklerini Düzenleyen Yöneticiler

Ülkemizde belli standartları ve ölçütleri gözeterek uluslararası boyutlar içermesi öncelik kazanan, yalnızca bir ölçütten söz etmek gerekirse, örneğin Grammy gibi uluslararası ödüllü sanatçıları öncelikle kapsamına alan çok çeşitli sanat etkinlikleri düzenlenmektedir.

Bu ilkelerle hareket eden sanat yöneticilerimiz parasal konuları aştıklarında, belli kitlelere dönük talepleri karşılama bakımından etkinliklerini ortaya koymada çoğunlukla başarılı olmaktadırlar. Ancak, toplumla sanatın buluşturulması yönünde ise, tersine bu durum büyük ölçüde başarısızlığa dönüşmektedir. Bu konuda çok yönlü nedenler bulunsa da, konuyu onların açısından ele aldığımızda çok önemli davranış ve strateji hatalarının bulunduğuna tanık oluruz.

Sanatsal etkinlikleri düzenleyen kurumlar veya kişiler genellikle benimsedikleri müzik türüne dayalı olarak seyircileri profillere ayırmaktadırlar. Hatta bu profiller yönlendiriciler tarafından bazen o kadar derinleştirilmektedir ki, yalnızca bir tür müziğin dinleyicileri de kendi içinde sınıflara ayrılabilmektedir.

Bu kişiler, çoğu kez, içinde bulundukları toplumun duyuş zevklerini, birikimlerini, inceliklerini ve ortaya koyan ustaların becerileri ile birikimlerini göz ardı ederek kendi bakış açılarıyla ve kendi düzeylerinde olayları yönlendirirler. Üstelik, bu müzik ustaları giderek kaybolmakta ve onları örnek alması gereken gençler ise piyasa kültürü içinde çoğunlukla kaba beceriye dayalı kültürel özellikleri sığ bir düzlemde uygulamaktadırlar. Oysa ki toplumumuz günümüz koşullarında sözlü ve yazılı kültür zevkiyle donanmış bir toplumdur.

Bu davranış biçimleri, sanat etkinliklerinin çarpıcı oranlarda izlenme sayısını düşürmüş, toplumda heyecana dönüşebilecek özü yitirmeyen, modernizasyona ve yaratıcı
özelliklere dayalı boyutların harmanlanmasıyla oluşabilecek yeniliklerin önü kesilmiştir.

Böylece, günümüz toplumunun gereksinim duyduğu, modern biçimleme yöntemleri ile öz arasındaki niteliksel bağların kurulduğu ve içinde çok seslilik öğeleri ile tekniklerini barındıran çalışmalardan, toplumun popüler türler dışında soyutlanmasının yolu tamamen açılmıştır.

Hangi profile konursa konsun toplumumuzun tüm kesimleri açık veya örtülü biçimde bu uygulamalara ve davranışlara tepki duymaktadır. Bu tepkilerin en büyük göstergesi ise yaratılan profiller arası uçurumların ortaya koyduğu kopukluk ve ilgisizliktir.

Çünkü, heyecan verici ve kaliteli müzik, insancıl ortamlar ile sunumlarda etkili olur. Sanat etkinliklerini yönlendirenler, bu yolda gelişen ve profilleri yıkıcı müzik örnekleri sergileyen kişilere ve topluluklara genellikle yol vermek istemezler. Hatta, Fazıl Say gibi önemli bir sanatçımızın üniversite-kent işbirliği ile toplumda iz bırakmış halk ozanı Aşık Veysel’in mezarı başında sergilediği ve binlerce insanın katıldığı sanatsal etkinliğe alışılmadık marjinal bir hareket gözüyle anlamsız bir biçimde bakarlar. Dahası, bu tip yönelimlere eğilen sanatçılarımızı diğer bazı kötü örneklerden doğallık bakımından ayırmaksızın, popülist olma veya yozlaşma yaftası ile durdurmanın yollarını ararlar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir
Anonymous



kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz Empty
MesajKonu: Geri: kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz   kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz EmptyCuma Nis. 10, 2009 8:24 am

tüş oha ama yinede tşk kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz 626809
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir
Anonymous



kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz Empty
MesajKonu: Geri: kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz   kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz EmptyPerş. Haz. 11, 2009 12:30 pm

Teşekkürler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
burak2046
Tecrübeli Üye
Tecrübeli Üye
burak2046


Erkek
Mesaj Sayısı : 563
Kayıt tarihi : 03/06/09

Kişisel Profil
Üyelik: Free

kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz Empty
MesajKonu: Geri: kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz   kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz EmptySalı Haz. 16, 2009 5:56 pm

teşekkürler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
offline
Yönetici
Yönetici
offline


Erkek
Oyun ID : Anka46
Mesaj Sayısı : 5628
Kayıt tarihi : 20/02/09

Kişisel Profil
Üyelik: Membership

kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz Empty
MesajKonu: Geri: kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz   kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz EmptyCuma Haz. 19, 2009 6:15 am

Önemli Değil.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir
Anonymous



kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz Empty
MesajKonu: Geri: kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz   kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz EmptyCuma Haz. 19, 2009 3:53 pm

sağolun
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir
Anonymous



kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz Empty
MesajKonu: Geri: kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz   kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz EmptySalı Haz. 30, 2009 5:27 pm

Niye Sağlun Diyorsun
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ShaDoW
Eski Üye
Eski Üye
ShaDoW


Erkek
Oyun ID : Quekmake/Raky/Ecderkem/
Mesaj Sayısı : 2344
Kayıt tarihi : 13/03/09

Kişisel Profil
Üyelik: Free

kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz Empty
MesajKonu: Geri: kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz   kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz EmptyÇarş. Tem. 01, 2009 9:15 am

Teşekkürler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
kültür öğesi olarak müzik ve müzik kültürümüz
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 ::  :: Müzik-
Buraya geçin: